Anasayfa / Şiirlerim / ÜÇ KADERİN KUDÜS’Ü

ÜÇ KADERİN KUDÜS’Ü

ÜÇ KADERİN KUDÜS’Ü
1.
Ne zaman bir dağa baksam ardımda bir meleğin ayak tozundan mütekellim
Altından buzağılar, şamdanlar ve emanet ziynetler yürür Sina’ya doğru
Ve saklanır ruhumda hanif bir ahdin yitik sandukaları
Kırılır kanatlarım her defasında, düşerim kumların arasına yeniden
Her defasında, ondan geri sayarım paramparça ve ellerim buz tutar yalnızlığımda
Yakub’un ıslak hüsnüne sığınırım gizemli bir merdiven rüyasında, sene bilmem kaç
Hala Kudüs’ün kapısında asılıdır, Tur dağından mahzun inen gözlerim
Avuçlarımda Harun’un saçları hala kaçıyorum ihanetten, aldatılmaktan
Musa kaç yiğidin sırtıdır, kaç Yusuf’un kuyusu
Ve Kudüs bir şehir ki Musa’nın alnında nirengi taşı
Bu yüzden dinmiyor bu şehrin tuz kokan gözyaşı

Ne zaman toy bir delikanlı gibi atılsam meydanlara sapanımda melek taşı
Bir Calut düşer atından, bir körpe şah olurum bütün matlara inat
Ve dillenir ruhumda Davut’tan mülhem mezmurlar
Hala Kudüs’ün kapısından sürgündür tığ gibi gençliğim
Avuçlarımda hala İbrahim taşı, İshak taşı, Yakup taşı, sene bilmem kaç
Ve Süleyman kaç mücella ruhun mabedidir, kaç su melikesinin sarayı
Hala kurt kemirsin diye bekler asasını ins-ü cin, sene bilmem kaç
Ve Kudüs bir şehir ki yüklenmiş omzuna insanlığın cürm-ü ateşi
Bu yüzden dinmiyor bu şehrin tuz kokan gözyaşı

2.
Ne zaman bir çocuğun gözlerine baksam Meryem’in kokusunu duyarım
Yaz meyvesidir çocuğun bakışları zemheri ortası ve mütekellim ve tenha
Ve dirilir tenimde İsa’nın nefesinden can koparanlar
Hala Kudüs’ün kapısında toprak eşeler karnındaki ruh ile anneler
Düşlerinde hala ölüm meleği, kulaklarında kıyamet sesi, sene bilmem kaç
Ve İsa kaç görmeyen gözün ışığı, kaç mezara serpilen hayat toprağıdır
Ve Kudüs bir şehir ki çivilenmiş duvarlarına masumiyetin aguşu
Bu yüzden dinmiyor bu şehrin tuz kokan gözyaşı
3.
Ne zaman bir yetimin hüznünü devşirsem kalır bedenim alakta
Filistinli bir bebek Miraca göz diker çıplak ayakları muallâkta
Ve dolaşır mü’min bakışları asrın afakını, kirpiğinden kan damlar
Hala Kudüs’ün kapısında Ömer’in adaletini bekler, Osmanoğlunun sulhunu, sene bilmem kaç
Hala Selahaddin’in şefkatini, Abdulhamid’in davasını gözler, sene bilmem kaç
Ve Kudüs bir şehir ki göğe çekilenlerin binek taşı
Var oluşun medarı, sakaleyne son elçinin gece ve gündüzünde pür telaşı
Ve Kudüs gökten muştuyla inen yağmurun teslimiyetle bir ruha adanışı
Ve Kudüs bir şehir ki anlamıyor dilinden zamanın zorba çıbanbaşı
Bu yüzden dinmiyor bu şehrin tuz kokan gözyaşı
Ve bu yüzden üstüne ölü toprağı serpilmiş kocaman bir coğrafya
Filistinli bir çocuğun ekmek kokan nefesinden öğrenecek direnişi

                                                                                       ORHAN CEYLAN

Okuma Önerimiz

İFŞA EYLEDİ HÜZNÜMÜ EYLÜL

Bunu yalnız sana söyleyebilirdim Ayinlerim en ücra köşesinde dünyanın Yağmur bekleyişleriydi gazel yurduna Ama eylül …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir